1.1.14

Nisan 2011


"Bana sarılmayı sen öğrettin" demek ister miyim, o yaşananlardan sonra bilemiyorum. Hayatımda olmadığın için en uygunu "sen" zamiri yerine "o" zamiri kullanmak. Bazen insanlığından şüphe ettiğim zamanlar bile olduğundan "o" daha uygun, evet. Bir iyiliğin olduysa, ketumluğumu büyük ölçüde törpüledim sayende... Bir fincan kahvenin kırk yıl hatırı vardır, derler; kahve de ısmarlamıştın, onun hatrına diyeyim: Bana sarılmayı sen öğrettin,  ama görseldeki gibi öğrettin; kanata kanata, acıta acıta, yaralarımla bir başıma bıraka bıraka ve hatta kimseden yardım isteyemeyecek durumda... Bıraktın. Öylece. Çaresiz değil, çapaçaresiz. Sadece zamanla BİR başıma...
Bu yüzdendir, seni affedemeyişim ve affedemeyecek olmam. Bana sarılmayı sen öğrettin, beddua edemem; ama ayağın taşa takılsa benden bilesin!

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder