15.8.12

Hoş[ça]kal Müşfik... :'(


Her canlı gibi o da ölümü tattı, evet. Yaşlandı, hasta idi; artık yenik düştü ve sonsuzluğa başladı. Bu dünyadaki yaşamımız da aslında sonsuzluğun alt kümesi, ama sonlanıyor işte...

Müşfik ve Yıldız kardeşleri, oldum olası sevdim. Yıldız Kenter kadın olduğu için sanırım bana daha sıcak gelmiştir çocukluğumda - taaaa yukarıdaki sahneyi görene dek. 22. ya da 23. yaşımdaydım. Sonrasında bir arkadaşımın profilinde hemen aşağıdaki görseli gördüm. Belli ki bir film sahnesi, ama yabancı bir film sandım. Oysaki Müşfik ile Sema imiş. Arkadaşım "Casanova's Flute" demiş açıklama olarak. Bu isimde bir film aradım, ama bulamadım; sonra tesadüfen öğrendim ki, filmin adı: "Sevmek Zamanı" imiş.


Filmin konusu bana çok tanıdık geldi. Çünkü, Sabahattin Ali'yi de Kürk Mantolu Madonna'yı da sevmeme neden olan şeye benziyordu "Sevmek Zamanı" da: Bir resme/fotoğrafa aşık olmak... Nasıl ki Sabahattin Ali'yi bir çırıpda sevdimse, Metin Erksan'ı da öyle sevdim. Müşfik'e olan sevgim daha da arttı. Zira filmdeki adıyla Halil (Müşfik Kenter) de bir Raif Efendi (Kürk Mantolu Madonna'nın ana karakteri) idi, bir ben idi. "Sevmek Zamanı"nı bu yazın başlarında izledim. Kısa bir süre sonra Metin Erksan, hemen peşine de Müşfik Kenter öldü. Birisi karşıma geçmiş Kürk Mantolu Madonna kitabı yırtıyor gibi hissediyorum şuan. Kötü.

Huzur içinde uyu Müşfik.

8.8.12

Çok değil...

... 3-5 sene öncesine gidebilir miyiz sence; azmedersek, becerebilir miyiz?