16.11.12

Ankara, güzel kızımmm


Bugün Ankara'da ilk kez kendi başıma gezdim. Caddeler birbirine çok benziyor. Alışana kadar zor sanki, ama insan yine de kendini güvende hissediyor. Hele o "her yere yürüyerek gidebilme" hissi yok mu, insan bu şehri içine içine sokası geliyor. Ankaralı olsun veya olmasın Ankara halkında bir olgunluk varmış gibi geliyor benim gözüme. Güven veren bir havası var. İstanbul'daki gibi değil.

Bugün az buçuk kaybolma endişesi yaşamadım değil. Aslında kaybolmaktan korkmadım, sora sora yolumu bulurum. 18 yaşımda hiç bilmediğim İstanbul'da kaybolmadım da, burada kaybolmaktan mı korkayım? Endişemin sebebi, Ankara'nın yabancısı gibi hissetmek. Yabancılamak istemiyorum bu şehri. Her sokağını bilebilmek, kestirme yollar keşfetmek, "kurdu olmak" istiyorum. Navigasyonu olan bir telefonum olsaydı keşke diye hayıflanmıyor değilim. Samsun'da Starbucks olmadığı için, bugün Kızılay'da chai tea latte içeyim istedim ama tüm masalar doluydu. Aslında iyice bakamadım kıyıya köşeye. Sanki herkes benim "yabancı" olduğumu biliyor gibi hissettim. "Senelerdir Ankara'da yaşıyormuş sanki" havam sönsün istemedim. Alışveriş merkezinde görevliye bile yemek katı var mı, diye sormadım. Havam batsın(!) :) Hemen kenarda kat planları vardı. Deli gibi aç idim. Ablacığım taze taze harçlık gönderdiğinden İskender kebap yedim. Maaşsız olduğumdan bahşiş bırakmak pek adetim olmasa da bahşiş bile bıraktım. İskenderimi ısmarladığımda babam aradı. Biriyle görüşmem gerekiyordu. Haritadan baktım, bulunduğum noktaya pek yakındı. SORA SORA da olsa orayı buldum hemen. Oradan ayrılırken gözüme banka ilişti, hemen kredi kartı borcumu ödemeye yöneldim ve bir de ne göreyim: Ucuzlukçu! İki gündür bakınıp da bulamadığım dükkan... Elbise askısı ve Paşabahçe'nin anneanne kupalarından 2'li aldım. Zincirleme bir şans vardı bugün. Mutlandım.

Dün de lisanstan arkadaşım Öz'ün yanına Anıtkabir'e gittim. Burada mihmandar olarak vatanî hizmette. Çok özlemişim onu da. Anıtkabir'in bölümlerini o, en ince ayrıntısına kadar anlata anlata ilerledik. İronik'cim de vardı. Üçümüz... İnsan tekrar tekrar hayretlere düşüyor 1. Dünya Savaşı ve Kurtuluş Savaşı hikayelerini dinleyince. Sahiden biz, o halkın torunu muyuz?!

Yeni hedefim, EGO bandrolü olmadan İndirimli EGO kartı satan bir büfe bulmak. Metroya giden yoldaki gişelerle olmaz o iş. Bakalım 20 küsür lira bandrol parasından yırtabilecek miyim? ÖHO'larda "öğrenci" diyorum paso soran yok, tipimden öğrencilik akıyor zaten, paso da neymiş!? :)

6.11.12

Aşkın tanımını yapmış birisi:

.بر كورڭ، بر صاغرە ”چوق گوزلسڭ!“  دیمەسی گبیدی عشق

Uyuyorum, dürtmeyin.

اوصاندم بوش یرە هپ گیتمەلردن گلمەلردن
براقڭ اویویەیم، یاندم كلمەلردن

5.11.12

Söyleyemem Derdimi


سویلەیەمم دردمی كیمسەیە 

درمان اولمەسین دییە

ایڭلەین شو قلبمڭ سسنی آغیار 

طویمەسین دییە



Ankara


"İkinci bahar"ım ol. Bugünkü aklımla seni seveyim.
İstanbul beni yordu, yıprattı; sen güzel davran. Lûtfen.

Bekle beni yârim. :)

Merhametsiz?


Bekledik

یالڭزلغم و بن؛
.سنی چوق بكلەدك

جمال ثریا