26.2.12

bu sabah...

...kursta işim o kadar yoğundu ki! yazılımsal sorun, öğrencilerimin derdi vs. derken, ders aralarını bile kendim için kullanmadım. sabah yakışıklıya facebook'tan mesaj attım, o da pc başına geçince cevaplamış ama telefonumdan facebook'a girecek süreyi bile bulamadım, sevmediği halde kısa mesaj yollamış telefonuma. hatta, öğrencilere görev verdiğimde bile hep "hocam, oldu mu, doğru mu"larla uğraştığım için tam ona cevap yazmaya koyulduğumda araya hep bi' şey girdi. hatta mesajı ikinci kez mi yazıyorum diye düşündüm bile gönderirken. kafamda sürekli mesaj dönüyordu fakat iş, göndermeye gelince ı-ıııh, gönderemedim.

bugün, notebookunu bile yanına almış. sahaya çıkmış, çizim yapmış vs. zaten grip olmuş, çarşamba günü buluştuğumuzda hava pek soğuktu, kapmış şifa(!)yı :( kurstan çıktığımda onu ve dostumu aradım ama o an ulaşamadım. yoğunluktan yakışıklıyla iletişim kuramamanın da verdiği sıkıntı ile kendimi bol soslu tavuk dürüm ile ödüllendirdim ve eve yüz metre kala dostum aradı. sanayiye arabayı götürdükten sonra arabanın durumuna göre şurada veya burada buluşalım, dedik. sevgili sevgilim de geldi. :) iş'ti, hastalıktı; geleceğini pek ummuyordum aslında... iyi oldu, çarşamba günü başbaşa olmamıza rağmen iki gün görmedim hemmmmen bi' yoksunluk krizleri, özlemeler... hem be.... de geldi, dördümüz bi' güzel sohbet ettik. be...., çok alem kızmış ya, kolay kolay ısınmam bir insana, ona çabuk ısındım. t....'in liseden arkadaşı. sözünü de unutmamış, küpe alacaktı bana, kafeye gelirken küpelerimi de getirmiş. =) ayrıca, oturduğumuz kafe de, onun lise çağında sıkça takıldığı ama uzun süredir uğramadığı bir kafe imiş. iyi denk gelmiş. o kadar takılırmış ki, tek başına bile gidip kitap okuduğu olurmuş...

kafeden ayrıldığımızda be....'in şansı yaver gitti. hafiften yağmur çiseliyordu ve pat, bineceği otobüs geldi, öpüşemeden koşturdu. o kadar da şanslı idi yani. yağmur da tam kıvamında idi, şemsiye açmaya gerek olmadan çooook hafiften yağıyordu. sevgilimle sarıla sarıla yürüdüm sokaklarda. pek huzurlu idi. eş demek için erken ama tabir edildiği şekliyle, bir tarafımda im, bir tarafımda dostum... hava kararmış. 21 suları... sokaklar kış mevsimi olduğu için epeyce boşalmış da. pek gürültü, patırtı yok. güzeldi.


sonra, dostumu eve bıraktık. yakışıklıya aldığım hediye de birkaç gündür dostumun evinde idi, annemler görmesin diye. sonra hediyesini de verebilmiş oldum, hoşuna gitti... apartmanın oradan bulvara inen merdivenlerde ayağım çok pis kaydı. iyi ki sarılarak iniyormuşuz. yoksa beyincik meyincik dağılırdı valla, yığılıp kalırdım orada. boynum da zaten problemli şu aralar. kötü olurdu. onun tutması, pek manidar oldu. iyi ki var!

haramibaşı aryası'nı o da pek sevmiş:


Hiç yorum yok:

Yorum Gönder