25.9.12

Frankenstein's Monsta

(Frankenstein’s Monster by Anto Juricic)

Bugünlerde en büyük günah nedir diye düşünüyorum. Tabi, bunu belirlemek bana kalmış bir şey değil. Varlığımı ve gücümü aşan bir şey bu - kaldı ki; en'lerini kolay bulamayan biriyim ben. En sevdiğiniz kitap deseniz, aklım diğer en sevdiğim kitapta kalır. Sanatçı deseniz, yine öyle. Yemek deseniz, yine öyle. Zaten demezler mi ki; ya seversin, ya da sevmezsin; nicelik'i olmaz sevginin diye... "Çok seviyorum." demek, saçma derler. Gözde (favori) diye sorulduğunda, biraz daha mantıklı oluyor, daha rahat cevaplıyorum. Gözde'lik, nitelik ister; ama "en sevdiğiniz şey" sorusu ise, nicelik ister; yok, cevaplayamıyorum o zaman.

"Kibir, büyük bir günahtır; Şeytan'ın en sevdiği günahtır." sözü geliyor aklıma, sonra da "kul hakkı" denen şey pırtlıyor hafızamın bir yerinden. İslâmî kitaplar beliriyor gözümün önünde: Kul hakkı yersek, kuldan helallik almazsak; Allah bile affetmezmiş, diye yazıyor. Pek hakim değilim İslâmî ilimlere, Kur'an'dan mı alıntıdır, Hadis midir yoksa bir âlim mi demiştir de yayılmıştır bilmiyorum. Kulağımda Ceyl'an Ertem cover'ı çalmaya başlıyor: "Sen Tanrı'sın affedersin, bağışlarsın 'kulum' dersin ... Sen affetsen, ben affetmem!" *

"Kul hakkı" meselesinden sonra, kimler benim hakkımı yemiştir acaba diye düşünüyorum? Muayyen bir an gelmiyor aklıma, hatırla(ya)mıyorum. Genel şeyler geliyor aklıma: Yaşadığım doğayı gereksizce kirletenler, (vatandaş olduğum için) yolsuzluk yapanlar, torpil yapanlar. Muayyen bir an/olay olmasa da değer verdiğim iki kişinin (farklı farklı zaman diliminde) bana yaratıcımın adı Victor Frankenstein'mış gibi davranmaları geliyor aklıma. Kimse kimseye iyilik yapmak zorunda değil, kimse kimseye hoş görünmek zorunda değil, kimse kimseyi sevmek zorunda değil... ve kimse kimseyi böylesi "Öteki"leştırmek zorunda da değil; ama "Öteki"leştirirse artık mesuldür.

Öyle yorgun ki herkes; devir, "Kötüysen dur, gelme!" ** devri.

*


**



Hiç yorum yok:

Yorum Gönder